Pazar, Nisan 01, 2007

Automated Test Tools

Ocak ayında JIRA developer'larından Andreas Knecht JIRA'nın otomatik testlerini anlatan JIRA uberbox isimli bir blog yayınlamıştı. Blog'da JIRA testleri ile ilgili bazı bilgiler yer alıyordu:

Note: For JIRA we have 2 automated test suites, Unit tests (about 2600 of them) and Functional tests (about 430). Functional tests startup an instance of JIRA and make HTTP requests against this instance testing various parts of the UI.

Blogu okuduktan sonra JIRA'nın başarısının tesadüf olmadığını ve Test Driven Development'a ne kadar önem verdiklerini bir kere daha anlamıştım. Ayrıca unit ve functional testler için hangi araçları kullandıklarını merak etmiş ve Andreas Knecht'en bu merakımı gidermesini istemiştim :) Aynı blog'a 1 gün sonra cevap yazmış ama ihmalkarlığımdan dolayı cevabını ancak bugün okuyabildim.

Atlassian'cılar test işleri için de Hollywood Bulvarı'nda ismi yer almayan open-source programlar kullanıyorlarmış. Aynen aktarıyorum Andreas'ın mesajını:

Hi Mustafa,

For unit tests we simply use JUnit. The functional tests are a little more complicated. For setting up the app-server we use cargo. To actually run the tests (i.e. clicking around the UI) we use jWebunit.

All the tests (both unit and functional) get executed via Maven. Bamboo simply runs the appropriate maven command.

Cheers,
Andreas

http://blogs.atlassian.com/developer/2007/01/jira_uberbox.html

3 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

Merhabalar Mustafa Bey;
test işleri için de Hollywood Bulvarı'nda ismi yer almayan open-source programlar kullanıyorlarmış. cümlesini görünce ve kullandıkları ürünlerin adını bilmeyince biraz kendimi garip hissetim.

Buradan yola çıkarak; acaba biz open source dünyasına çok mu yabancyız diye soruyorum kendi kendime. Biz de open source ürünler kullanmayanların kullandığı "İÇTİĞİM ÇORBANIN PARASINI KİMİN VERDİĞİNİ BİLMEK İSTERİM" tarzı klişe yaklaşımlar var ve merak ettiğim kurumsal bazda open source dünyadan faydalanabiliyor muyuz , maliyeletleri düşürebiliyor muyuz. Yani ürüne para ödemek yada hizmete(danışmanlığa)para ödemek gibi bir seçim varmış gibi lanse ediliyor. Sizce de öyle mi , yada ülkemizdeki kurumlar Open source dünyasından yeterince faydalanabiliyorlar mı?
Bu konudaki görüşlerinizi gerçekten merak ediyorum. (Aslında başlı başına blog konusu :) )

Kolay gelsin

11:06 ÖS  
Blogger Mustafa Tan dedi ki...

Selamlar İbrahim,

Tam da yarama tuz bastın, yaklaşık 3 yıldır çalıştığım firmalarda veya iş yaptığımız firmalarda open-source konusunda ne mücadeleler verdim bilemezsin.

Türkiye'de şu an geçen senelere göre daha iyi. En azından artık open-source moda olduğu :) için kullanılıyor.

Maalesef open-source konusunda da marka aramak gibi bir yanlış var.

Adı üstünde açık kaynak, kodunu açar bakar kalitesini anlarız. Önemli olan ürünlerin işimizi görüp görmediği, sadeliği, kolay adapta edilebilmesi vs.

Dediğin gibi bu konuda apayrı bir blog çıkar :) Daha 1-2 sene öncesine kadar Türkiye'nin önde gelen teknoloji firmalarından birinin IT yöneticisi, Linux'a geçelim önerisi yapan çalışanlarına "Ben Finlandiya'lı bir çobanın yazdığı programı sistemlerime sokmam" diyordu. Sen anla artık verdiğimiz mücadeleyi.

Yakında JIRA ile ilgili bir blog yayınlayacağım, orada çobanların yazdığı programlarla neler yaptıklarını daha iyi göreceğiz.

12:07 ÖÖ  
Anonymous Adsız dedi ki...

Merhabalar Mustafa Bey;

Sizin open source konusunda hassasiyetinizi bildiğim için bu soruyu sordum aslında , bir de çalıştığınız şirket aslında Türkiye 'de IT sektöründe çok önemli bir yere sahip o nedenle kurumsal olarak open source 'a bakış ne şekilde merakımı da giderir diye düşüdndüm.

Aslında open-source bizde yanlış yerde. Bizde ev kullanıcıları open-source ürünleri kullanıp denerken, kurumlar (güvenlirlik,güvenlik,destek vs) gibi konulardan (bahanelerden) ötürü deyim yerindeyse kaçıyorlar. Halbuki ev kullanıcısının kaynak kodu görüp görmemesi pek de bir anlam ifade etmiyor, en azından bizim ülkemiz için. ASıl kaynak kodu görmesi ve gerekirse uyarlamayı yapacak olanlar kurumlar.

Aslıdan çobanın yazdığı koddan korkan adama çobanların yazmadığı??? ama 600 MB 'lık Cd ile piyasaya sürülen sisteme 1GB 'a yakın SERVİS BOHÇASI (Service Pack) kurduğumuzu hatırlatmakta fayda vardır diyorum. Bu gibi yöneticiler yüzünden kurumların paraları yabancı kaynaklara akıp gidiyor hem de boş yere.

Ayırca OPEN-SOURCE bence cesaret işidir. Yani kodu paylaşıma açmak her türlü eleştiriye açık olmak demektir. Mesela bloguma bazen yazılara yazdığım kodlardan ekleyeyim diyorum ama pek de cesaret edemiyorum :) Yani düşünün adamlar kodlarını dünyanın önünde sergiliyorlar.

Source-forge gerçekten çok iyi bir hazine iyice incelemek lazım diye düşünüyorum. Hatta bir ara open-source 'a sayıp sövenler bakın neler yapıyorlar.
http://www.codeplex.com/

Kolay gelsin
Saygılarımla

1:05 ÖÖ  

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa